30 Ağustos 2007 Perşembe

aman diyim

">

küçükken

ben küçükken acayip puşttum. öyle puşttum ki,öyle böyle değil.

küçücük hayvanlara eziyet etmekti mahallede bir çocuk parkı bile olmayan biz proto-emrah ların çok az eğlencesinden biriydi. biri de puştluk yapmaktı zaten. anlayabileceğiniz gibi. mesela,kurbağa yakalardık köyde, götlerinden pipet sokar şişirir patlatırdık. üstümüz başımız kan irin olurdu. sonra birbirimize bakıp gülerdik.

birbirimizi sikiyim.

bir de, mermer taşıyla ilişkimiz vardı ki dillere destan. arkadaş, bir taş için tekerleme uydurulur mu? evet biz uydurmuştuk. daha doğrusu biz büyüklerimizden öğrenmiştik. demekki büyüklerimiz uydurmuş. şuydu tekerleme : "ostur taşım ostur osturmazssan küserim". tekerlemeyi söyle akabinde mermeri asfalta bir iki defa vurmak suretiyle cinsel ilişkide bulunmaya zorlardık. sonra bir pis koku gelirdi. işte biz o pis kokuyu koklamaktan zevk alırdık.

tabii, birinci sınıftayken gözümüze seks ikonu gibi görünen altıncı sınıfta okuyan tıfıl kızları unutmamalı. büyüklerimizin de gazıyla,koşar koşar bandik atardık biz seks ikonlarımıza. seks deyince aklımıza gelen de oydu zaten. yok seks değil,biz o zaman seks ne bilmezdik. sikişmek diyorduk. bir keresinde, bandik atmak için zıpladım (evet zıpladım ama neden zıpladığımı hatırlamıyorum,aşka gelmiş olmalıyım) ve yere inerken düşmemek için kızcağızın eteğine tutundum. o günden sonra görmedim zati onu.

dinle sevgili ülkem: seks ikonlarına bandik atan bir nesil yetişiyor.

bir de kardeşimle olan ilişkim vardı ki, kardeşiyle böyle bir ilişkisi olmayan varsa ben de leblebi olayım.

kola,çikolata yahut köfte gibi az bulunur ve tadı güzel tüketim mamülleri elimizie geçtiğinde, ben kardeşimin hayvan gibi yiyip bitirmesini beklerdim. o arada "sen niye yemiyon abi" demesin diye, yavaş yavaş, yalar gibi yerdim. kardeşim bitirdikten sonra "nmm, çok güzel, oooh" sesleri eşliğinde yerdim tüketim mamülümü (yanlış anlaşılmasın "daha hızlı" ilte alakalı değildi söylediklerim). kardeşimin canı çekerdi salona giderdi. ben de onun peşinden gider yerdim.

acayip puşttum ben.

27 Ağustos 2007 Pazartesi

sevmek?

nasıl anlatılır? işte böyle anlatılır:

"seni öyle seviyorum ki condolleza bebeğim,ağzına vermek istiyorum,ağzımdaki dişleri."

24 Ağustos 2007 Cuma

düğün dayıları

ne zamandır düşünüyorum dünyalı. yav bu düğün dayılığı ne zor zanaatmiş. düğün dayılığı derken, düğün artizliğinden değil "düğünlerde dayı olmak" tan bahsediyorum.

hani hep pembe gömlek üstüne siyah takım giyerler. düğün salonunda arı gibi çalışırlar ya. işte o dayılar. bir çocukcağızın canı düğün salonunun cam şişedeki pepsisinden çekse hemen ona gidilir "memed abi, bak şu garibin canı kola çekmiş sana zahmet..." denir ve istenen alınır. zira memed abi kristal düğün salonunun mutfağında çalışan personelle iki dakkada tanışmış ve kaynaşmıştır.

deli adamdır.

18 Ağustos 2007 Cumartesi

oh papatya

blog günlük anlamında bir kelime imiş. o zaman, şu kalbim kadar temiz sayfaya günlük esintili bir şey yazmazsam çatlarım. yalnızca günlük esintili mi? hayır "bir ergenin günlüğü" esintili.

sevgili günlük.

bu gün kendimi bir acayip hissediyorum. hiç yaşayasım yok. bir kız sevdim vermedi sevgili günlük. yeter lan. her gün osbir osbir nereye kadar? hayatı çözdüm ben günlük. bu yaşlarda otuzbir yardımıyla elimizi pürüzsüzleştiriyor, sonra onun da yardımıyla çiviyi çakıyor göt deliğimize. sistemi tam çözemedim ama genel hatlarıyla böyle. seneye kesin çözmüş olurum.

bir de sivilce sorunum var ki sorma günlük. arkadaş, tamam yüzde çık, kolda çık, vücudun muhtelif yerlerinde çık, okeyiz. ama götün hemen altında sivilce çıkar mı lan? bu gün otobüste benim kadar dikkat çeken birinin olduğunu zannetmiyorum. sol yanakta çıkan sivilce yüzünden sağ yanağım üzerinde oturmak zorunda kaldım. pozisyonu gözünün önünde canlandırabilirsin galiba sevgili günlük.

ip kuşak meselesi

nedir sayın dünyalı? bir garip teknolojiyi kullanıp bir blog yaratmak istemişse bu bloğa da, içini kemiren küfretme ateşinin çağrısına uyarak, siki taşşağı çağrıştıran bir isim vermişse bu suç mudur?

değildir elbette. olmamalıdır en azından.

peki sayın dünyalı şu bloğa yazan zavallı adam, bu kadar mı yaratıcılıktan ve özgüvenden yoksundur ki, "lan meraba denmez, blog bu kime mereba diyon eheheh çok komiksin lan salak" diye konuşur kendi kendine, sonra da gelir böyle bir yazı yazar?

evet. bu kadar yoksundur. o zaman asl meselesine hiç girmeyelim, göte gelebiliriz, allah korusun.